İstanbul Sanat ve Antika Fuarı’na 500’den fazla sanatçı katıldı
İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda 16-20 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen 3. İstanbul Sanat ve Antika Fuarı (IAAF)’a, 500’den fazla sanatçının katıldığı bildirildi.
Azerbaycan’dan 16 sanatçının birresysel çalışmaları ile katıldığı fuarda diikkat çeken isimlerden biri de Yusal Jalilova oldu. Sanatçının İtalyan tekniği kullanarak yaptığı ve “Gizemli Kuşlar” adını verdiği çalışma, ziyaretçiler tarafından en fazla ilgi gören eserler arasıında yer aldı. İstanbul Sanat Dergisi’nden Canan Toprakkaya’nın da ziyaret ederek tebrik ettiği Jalilova; “Farklı bir çalışma ile bu fuara katılmak istedim. Bu kadar ilgi göreceğini beklemiyordum” dedi.
3. İstanbul Sanat ve Antika Fuarı (IAAF)’a özgün çalışmaları ile renk katan bir başka isim Selda İnci oldu. “Özgürce” adını verdiği toplam 14 parça çalışması ile resim sanatında özgürlüğün olmazsa olmaz olduğuna vurgu yapan İnci, hazırladığı tanıtım broşüründe şu sözlere yer verdi: “Özgürce… Özgürce yaşamalı hayatı; aynı kuşlar, kelebekler gibi… Doğadaki renkler, kırlardaki çiçekler, rastgele çizebildiğin çizgiler gibi… Kim ne der ki, derdi olmadan… Kafana göre özgür, içinden geldiğince özgür, çok mutlu olduğunca özgür, sen ne kadar istersen, o kadar özgür…” Resimlerinde ismini kullanmayan, parmak izini tercih eden Selda İnci; “Parmak izini de Allah’ın akıl almaz mucizelerinden biri olarak görüyorum ve onun asla taklit edilemeyeceği gerçeğiyle, bunun resimlerime daha da anlam katacağına aşkla inanıyorum. Benim imzam parmak izimdir” açıklamasında bulundu.
Fuarın dikkat çeken bir başka özgün sanatçısı ise Süleyman Kızıldağ idi. Asıl mesleği doktorluk olan Kızıldağ, ait olduğu topraklar olan Mezopotamya’nın tarihi kültürel zenginliklerinden ilham alarak yaptığı soyut çalışmaları sergilediği fuarda ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Resimler üzerine konuşmayı çok anlamlı bulmadığını dile getiren Süleyman Kızıldağ; “Çünkü konuşarak ifade etseydim, yazmayı tercih ederdim. Konuştuğunuz her şey resmi kısıtlayıp, başka bir anlama çekiyor. Ancak resim kendi halinde tıpkı rüya gibidir. Resmi böyle görüyorum, büyüsel tarafı da bundandır. O yüzden genelde sözden önce resim vardı. İlk mağara resimleri vardır, sonra şiir oluşmuştur. O yüzden resmi söze döktüğümde anlamını yitirdiğini ve tılsımını da biraz kaybettiğini düşünürüm” ifadelerini kullandı.
www.turhapo.com Türkiye Haber Portalı