Turkcell’in 30 yaşına girerken hedefleri hayli sıcak gündem oldu son bir hafta. 10 senelik bir emekle Sözleşme ve Satınalma Uzmanı olarak eski bir Turkcell çalışanı olan dünya gezgini Ekonomist, Eğitmen, Adli Bilirkişi H. Çiğdem Yorgancıoğlu, şirketin 30. senesinde Başarının Arkasındaki Dinamiklere İlişkin, bizzat kendi yaşadığı dönemlerin deneyim ve gözlemlerini de içine alan değerlendirmelerde bulundu. Ve bu esnada şirket genel müdürünün günümüzün açıklamalarına da bağlamsallık içinde atıflarda bulundu.
Burada Çiğdem Yorgancıoğlu’nun gözünden Turkcell başarısının ardındaki önemli özelliklere yer verilmiştir. Kısaca TURKCELL çalışanı gözüyle 30 senelik Turkcell geçmişinden başarı hikayesi kesit değerlendirmeleri ve satır araları şöyle;
Reklam sloganını hatırlayın, hatırlamazsınız şu sıralar TV’lerdeki reklamlardan birine kulak kesilince fark edeceksiniz. Şimdi cümleyi transpoze edelim, 30 yıldır Turkcell’in içinden teknolojileri kolaylaştıran hayatlar geçti. İnsanın yaşadıklarını ve izlediği olguları anlama ve anlamlandırma sürecinde ufak dipnotlara ve satır aralarına bakmak lazım çoğu zaman. Bunu tek bir anda değil tüm tarihi boyunca evrimsel süreci içinde de yapmalı.
Turkcell ile 10 sene güzel bir iş ve yaşam deneyimi idi benim açımdan. Bu da Turkcell’in mazisinin üçte biri eder. Milenyum ile birlikte girmiş oldum Turkcell’e. Sene 2000. Üçüncü nesil (3G) kablosuz telefon teknolojisi daha dünyada esamesi yeni okunmaya başladı. Hem dünyayı gezme hedefimi gerçekleştiriyorum bir yandan da çalışıyordum. Benim hala şirkette çalıştığım yıllar idi, 2007’de Turkcell Teknoloji kuruldu. Teknik Satınalma Yurtiçi-yurtdışı Sözleşmelerini yapardık, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında Ar-Ge ve inovasyon idi odak alanı. Turkcell IT deneyimi bir akademiye dönüşmüştü sanki. Zaten Turkcell Akademi’nin kuruluşu da şirketleri büyüttü. Farklı uzmanlık bünyesinde tutan karşılıklı öğrenme ve paylaşma platformu idi aynı zamanda. Türkiye’nin dijital teknoloji tarihi yazılırken yazılım sözleşmeleri gelip geçiyor idi önümüzden, elimizden, emeğimizden, güçlü sözleşmelerdi. Günümüzde Turkcell Teknoloji pek çok ülkede 100 milyondan fazla müşterisine servis ve çözümler sunmakta ise bu o zamandan geniş bir gelecek vizyonu ile atılan başarılı adımın uzantısıdır. Beş kıtada Dünyayı geziyorum hep bir yerlerde çıkıyor karşıma Turkcell. En ilginci de 2002 senesinde İspanya’da karşılaştığım örnek idi, logosunu taklit etmişti Amarula diye bir firma poşetlere bastırmış. Şirkete raporlamıştım durumu. Benden sonra da izledim gelişmeleri bazen uzaktan bazen yakından. Ufuk açan, geleceğin oyuncuları oyun kurucuları olan ne ya da kim varsa, kavram kişi ya da kuruluş mizacım gereği algım oraya doğru yöneliyor. Zaten Chi Ci Talks konseptli söyleşilerde böyle çıkmadı mı? Turkcell Teknoloji’nin 2013’te Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan “Yerinde Ar-Ge Merkezi” sertifikasını alması da önemli bir hamleydi. Binlerce araştırmacı personeli vardı Teknoloji, Bilgi ve İletişim Teknolojileri firmaları arasında Türkiye’deki en büyük Ar-Ge Merkezlerinden birisi haline gelmişti. Ar-Ge Merkezlerinde yeni teknolojilere yönelik Ar-Ge çalışmaları yapılmakta ve elde edilen kazanımlar yenilikçi ürünler, servisler ve çözümler geliştirilerek ticarileştirilme iyi bir fikir iyi bir hamle. Turkcell Teknoloji Avrupa Ar-Ge İşbirliği programlarında yer almakta, Eureka program altındaki ITEA ve CELTİC kümelerinde yönetim kurulu üyeliğini devam ettirmekte büyüdükçe büyüdü. Şirketi bence en çok büyüten yan bu üç konu oldu Teknolojiyi yakın takip ve teknolojiye dönüşüme yatırım ki buna bir gelecek vizyonu genişliği denebilir, ikincisi strateji geliştirme ve üçüncüsü İnsanı ve Herkesi yakalaması, herkesin kapsanması, herkesin hayatına dokunulması. Şirketi değişen yönetimler olsa da kanımca bünyeyi ayakta tutan ve büyüten en önemli öne çıkan üç güçlü nokta bunlardır herhalde kanaatimce. Elbetteki hizmetlerinde yüksek kaliteli ve çözüm odaklı yaklaşımı da etkili değildir demiyorum. Benim şirkette bulunduğum yıllar Türkiye tarihinin en önemli ekonomik ve siyasi krizlerinden birinin içinden geçti, hem arz hem talep daraldı. Gecelik faizler yüzde 7500 lere çıkmıştı. Ardından kur dalgalanıp durmuştu. 2001 senesiydi sonra 2008 küresel ekonomik finansal krizi de öyle. Turkcell bunları atlatırken süreçlerin her birini takip ediyordum. Hiçbiri hokus pokus değildi bir sürecin stratejik yönetimi söz konusuydu. Krizlerin içinden de bu sayede güçlü ve yine değer yaratarak çıktı. Belirsizliklerin hakim olmaya başladığı dönemlerde, öngörülebilirliği optimize etmek ve riski kontrol etmek için sürekli strateji geliştirmeleri ve değişime çevik yanıtlar vermeleri idi belki de o zamanın en önemli başarısı. Hiçbir şey durağan değildir hep, dinamiktir Turkcell’de. Dolayısı ile alışılmışın dışındaki değişimler de iyi yönetildi ve etkinleştirilebilir hale getirildi. Herhalde yine öyledir şimdi. Bu bir kültür. Değişmemekte inat eden yok olur değişime dönüşüme arkasını dönen kaybediyor. Bizim zamanımızda bize BlackBerry telefon verirlerdi. Havalı idi taşımak hoşumuza giderdi. Mobil teknolojinin öncüsü efsane BlackBerry’ye bakın mesela nasıl silindi piyasadan, değişime direndi, dokunmatik ekran teknolojisini benimsememesi aslında bünyesine bir hayli dokundu. Apple doludizgin geliyordu. Kanada’da Research In Motion (RIM) diye bir şirketleri vardı. Sözleşmelerinin accountu bende idi bir zamanlar. Neyse bunlar maziden bir yaprak. Sözün kısası ve kıssası güvenlik açıklarının yanısıra teknolojiye uyum sağlamaktan uzak düşmekle kalmayıp stratejik hatalar da yaptı. Bu da onun çöküşünü hızlandırdı, BlackBerry kuş oldu uçtu gitti. Dersler çıkarılacak noktalar var.
Sanırım Turkcell insan hayatına dokunmayı ve, insanı da kapsamayı iyi başardı. Yani bir telekomünikasyon firmasının mobil ağ sisteminde baz istasyonlarıyla yayın yapılan alanının ötesinde bir kapsama alanı ve kapsayıcılık mevzubahis burada. Turkcell Genel Müdürü Dr. Koç, “Her yerdeyiz, herkesleyiz, her şeyleyiz…” diyor. Ben onun sözlerine bir boyut daha eklemek isterim, o da zaman boyutu. Ben emekli olduğum ve eğitim sektörüne ağırlığımı verme kararını uygulamaya geçirmeye başlamamın üzerinden ondört yıl geçti, hala “Turkcell her yerde.” Cümleyi şöyle de kurabiliriz, Turkcell nerede değil ki? Kısaca şöyle demeliyim; siz bir kez Turkcell’in kan dolaşımına girdi iseniz ya da cümleyi tersten kurayım Turkcell bir kere hayatınızın kan dolaşımına girdiğinde ekseriya nereye giderseniz gidin şirketten ayrılsanız da artık hep yaşam boyu bir Turkcell’li olarak kalıyorsunuz. Turkcelliler kopmuyor birbirlerinden. Hani Mülkiyeliler vardır ya onun gibi. Turkcell Türkiye’de bir okul, ekol olmuş adeta nice 30 yıllara diyorum. Rekabetçi işbirliği içinde sıkı ve dayanışmalı çalıştığımız iş konulu projeler, lansmanlar Corporate Games’de yüzme yarışına hazırlık esnasında mesai sonrası antrenmanlarımızı, Turkcell Gönüllüleri ile olan sosyal sorumluluk projeleri aktivitelerimizi ve gazilerimizi ilk mentor ve auditing deneyimlerimizi, motivasyon gazilerimizi, fikirlerimizin ödüllendirilmesini sosyal aktivitelerimizi, hepsini güzel hatırlıyorum. İyi ki hayatımın bir dönemine dokunmuş. Dünya gezilerinde de eşlik etti bazen Turkcell, Güney Afrikalı çocuklar salyangoz antenleri ile fotoğraf çektirmek için sıraya girmiş idi. Kenya’da fillerle olağan iletişimlerim esnasında sarı antenlerime epey ilgi göstermişler idi. Fillerin birle futbol macerasını izlediğimde tepemde Turkcell antenleri vardı. Bunlar da başka hoşluklar. Gelelim benim bu açıklamalarındaki temel motivasyona. Elbetteki bir çalışanı olarak memnuniyetli olduğum doğru ama buradaki amacım bir Turkcell güzellemesi ya da testimonial yapmak değil. Ben ciddi anlamda 30 yıl içinde Turkcell’in topluma değer kattığına inanıyorum. Turkcell’in 30 yıl içindeki grafiği sürekli yükselen başarısının yaşamın başka alanlarda başarının anahtarlarına bir içgörü sağlıyor olması. İnsana dokunan kazanıyor, insanları birleştiren, kapsayıcılığı sağlayan kazanıyor. Çeşitlilik ve kapsayıcılığın anlamı bu. Toplumun her kesimini kapsayan bir anlayışa ihtiyacı var dünyanın. Ve ülkemizin de elbet. Buna ancak gelecek vizyonunu da öngörerek Teknolojisine, AR-GE sine, bilime yatırım yaparak ve stratejileri sayesinde ulaşabilir. Kurumsal yaşam özeline bakınca, İş Dünyası Çeşitlilik ve Kapsayıcılık kavramlarının içini doldurabilmek adına sürekli Rehberler yayınlıyor. Daha iyi bir Türkiye, daha iyi bir Dünya için sadece bilgi teknolojilerinde ya da enerjide, lojistikte değil her alanda. Ayrılmak, ayrıştırılmak istemeyen ve bütünün parçası olmak isteyenlerin bir aradalığı diyebilirim belki buna. Daha iyi bir dünya için KAPSAYICILIK, insana dokunmak, güvenlik açıklarını daha oluşmadan tedbirlerini almak, strateji geliştirme ve vizyoner bir bakış açısının her alanda, her sektörde görmek hayli umut verici. UN Global Compact’in İnsan Hakları Beyannamesini temel alan Küresel İlkeler Sözleşmesi ilkeleri maddelerine bakınca Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, şirketlere çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda kılavuzluk ediyor. Turkcell tam da bunu yapıyor. Turkcell 30 yıllık mazisinde “Kapsayıcılığı kapsadı”.
Teknoloji ve strateji, kapsayıcılık bence güçlü ve yüksek güvenlikli payandalar.
Teknoloji Zirvelerine bakın, 10 binlerce katılımcılarla dolup taşan yerli ve yabancı yüzlerce fikir önderini bir araya getirdiğini hatırlıyorum ve güçlü sloganlar seçilmekteydi bu teknoloji Zirvelerinde. Bir tanesinde hatırlıyorum temasının ‘İnsan için teknoloji’ ve ‘Türkiye yapar’ gibi sloganları vardı. Hayli güçlü gelmiyor mu kulağa, sizce de? Herkesi yakalayabilecek iki slogan. Bakın, Genel Müdürün şimdiki konuşmasına ne diyor, “Uçtan uca teknoloji sağlayıcısı pozisyonumuz sayesinde, Turkcell hattı olsun ya da olmasın artık neredeyse herkes Turkcell’li diyebiliriz,” dedi. Bakın, yine konuşmasında bireysel, kurumsal, bağlı cihazlar dahil olmak üzere 56 milyonu aşkın abonesi olan Turkcell Genel Müdürü günümüzde 84 milyonun tamamının hayatına dokunduklarını nasıl vurguluyor. Ben Çiğdem olarak şunu söylüyorum: Turkcell’in ilk zamanlardan beri uzun yıllara yayılan süreç içinde değişen yönetimlere rağmen en güçlü itici güçler İNSANLARI BİRLEŞTİRMESİ ve BAĞLAMASI idi. Hatırlayın sloganları geçmiş yıllara gidin, “TURKCELL’LE BAĞLAN HAYATA.”
Ekonomik, teknolojik ve endüstriyel büyümeyi, dijital olgunlaşmayı hızlandıran, üretim ve hizmet yapısını sürekli çeşitlendirme kapasitesini arttırma hedefine yönelmiş olması elbette fark yaratan bir özellik. İşte Turkcell bunu İNSAN’a yönelik kapsayıcılık vizyonu ile de ortaya koymakta. Turkcell “kapsayıcılığı” işin hakkını verdi.
Yorgancıoğlu’nun atıfta bulunduğu Turkcell Genel Müdürü Koç’un sözleri ise şöyle idi. 1994 yılında cep telefonundan ilk ‘Alo’ ile iletişim teknolojilerinde yeni bir dönem başlatan Turkcell, 30’uncu kuruluş yılında yeni hedeflerini açıkladı. Şirketin gelecek stratejisinin ana ekseninde ‘yenilikçi teknolojiler’ olduğunu söyleyen Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, “Nasıl ki 30 yıl önce ‘İnsan İçin Teknoloji’ vizyonuyla ülkemizde yeni bir çağ başlattı isek ve döneminin ötesinde bir strateji ortaya koyduysak; 30’uncu yılımızda da yine bugünün ötesinde bir vizyonla, yeni bir stratejiyle ülkemizin toplumsal, ekonomik ve kültürel gelişimine katkı sağlayacağız. ‘Uçtan uca teknoloji sağlayıcısı’ pozisyonumuzu daha da büyüteceğiz,” dedi. Her şey Turkcell’le çalışıyor, Turkcell herkesle çalışıyor, “Türkiye Yüzyılı’nı Dijitalin Yüzyılı” yapma kararlılığında. “Sadece sesli iletişim ve SMS’le başlayan hikayemiz; MMS, WAP, GPRS, EDGE, 3G ve 4.5G teknolojileri ile adım adım ilerledi. Bu ilerlemeye cep telefonlarımızın donanım kabiliyetlerinin sürekli artması ve ekran teknolojilerindeki gelişmeler de eşlik etti. Bu dönüşüm yolculuğunda, sesli iletişim uzun zaman önce tek işimiz olmaktan çıktı. Eko Sistemimizde çok değerli şirketler barındırıyoruz. Paycell, TV+, BiP, fizy, lifebox, GAME+, Turkcell Global Bilgi, Turkcell Superonline, veri merkezlerimiz, enerji santrallerimiz ve daha pek çok şirketimizle kişilere ve endüstrilere yenilikçi çözümler sunuyoruz. Milyonlarca insan gibi yüz binlerce şirket de Turkcell’in güçlü altyapısı ve teknolojisiyle çalışıyor. Türkiye’nin dijital yolculuğunda iz bırakan tarihimize baktığımızda gururla görüyoruz ki; teknolojinin olduğu her yerde Turkcell var, her şey Turkcell’le çalışıyor, Turkcell herkesle çalışıyor.” “Turkcell olarak sadece insanlara hizmet vermiyoruz,” Turkcell Grup bünyesinde toplam 56 milyonu aşkın abonesi (bireysel, kurumsal, bağlı cihazlar) olmasına rağmen 84 milyonun tamamının hayatına dokunduklarını söyleyen Turkcell Genel Müdürü; “Sim kartı olsun ya da olmasın herkes Turkcell’li olacak, herkesin yolu bir şekilde Turkcell’den geçecek demiştik; bugün görüyoruz ki hizmet verdiğimiz kişi ve kurumlar sadece Turkcell sim kartına sahip olanlar değil. Şehir hastaneleri, havalimanları gibi kritik alanlarda altyapımızdan faydalananlar da otonom sistemlere sağladığımız dijital teknolojilerimizi kullananlar da bizim için Turkcell’li. Uçtan uca teknoloji sağlayıcısı pozisyonumuz sayesinde, Turkcell hattı olsun ya da olmasın artık neredeyse herkes Turkcell’li diyebiliriz,” dedi. “Stratejik odak alanları: Veri, Enerji, Siber Güvenlik, Yapay Zekâ,” Dr. Ali Taha Koç, 600 bin kurum ve kuruluşun teknoloji altyapısının, dijital dönüşüm operasyonlarının ve siber güvenliklerinin Turkcell tarafından sağlandığını belirtti. Koç, “Tüm bunları yaparken de dijital operatör yetkinliğimize entegre bir biçimde, üretken yapay zekâ teknolojilerini kullanıyor, uydu teknolojilerini test ediyor, kuantum teknolojileri üzerinde çalışıyoruz. Türkiye’nin lider teknoloji ve sistem entegratörü pozisyonumuzu koruyacak, uçtan uca teknoloji sağlamaya devam edeceğiz. Bütüncül bir bakışla ele aldığımız; Ar-Ge çalışmalarımız, dijital iş servislerimiz, enerji ve bulut bilişim operasyonlarımız, veri merkezi ve siber güvenlik faaliyetlerimiz 30’uncu yılımızın stratejik odak alanları” dedi. Turkcell Genel Müdürü Dr. Koç, şirketin 30 yılda Türkiye’ye sunduğu katkıya ve gelecek vizyonuna dair de şu ifadelerde bulundu: “Türkiye’den kazandığımızı Türkiye’ye yatırıyoruz,” “30 yıllık tarihimiz boyunca insanımızın ihtiyaçlarında, eğitimden spora, kültür-sanattan sürdürülebilirliğe, her yaş grubundan ve toplumun her kesiminden milyonlarca vatandaşımızın yanında olduk. Üretime dahil olan kadınları, geleceğin parlayan yıldızı gençleri ve başarılarıyla göğsümüzü kabartan sporcuları unutmadık. Ülkemizin küresel arenadaki gücünü artıracak ve toplum için daha faydalı bir dijital gelecek ortaya koyacak yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Müşterimiz olsun olmasın, insanlardan nesnelere, şirketlerden teknoloji ekosistemine ve onlarca sektöre, sosyal sorumluluktan çevresel sürdürülebilirliğe… Her yerdeyiz, herkesleyiz, her şeyleyiz… Türkiye’den kazandığımızı Türkiye’ye yatırıyoruz.” Turkcell’in 30’uncu yıl reklam yüzü oyuncu Kerem Bürsin yeni reklam kampanyasında “Her şey Turkcell’le çalışıyor, Turkcell herkesle çalışıyor” mesajının altını çizen marka, uçtan uca sağladığı teknolojileri farklı hikayelerle anlatıyor. Kerem Bürsin’in başrolde olduğu ve çekimlerin dört gün sürdüğü filmde, Turkcell’in hayatın her anında olduğu vurgusu yapılıyor. Bireyleri olduğu gibi şirketleri ve sektörleri de birbirine bağladıklarını; akıllı cihazlar, otonom araçlar, şehir hastaneleri, havalimanları gibi markanın görünmediği alanlarda da mobil iletişimin Turkcell’le sağlandığı mesajı veriliyor. Yeni kampanyanın, şirketin 30’uncu yıl stratejisini desteklediğini söylemekte Turkcell Genel Müdürü Koç.
